Haber Özeti
- Justin Sun 2017 yılında Çin’deki ICO yasaklarından bir gün önce Tron altcoinini ICO yöntemiyle piyasaya sürdü ve Çin’i terk etti.
- Sun, Çin’de bir ekip oluşturarak Tron hakkında kamuya açıklanacak iyi haberler öncesinde yüklü miktarda TRX satın aldı ve ‘içerden öğrenenlerin ticareti’ sayesinde milyonlarca dolar kar etti. Olaylardan BitTorrent yöneticileri de haberdardı.
- Sun, satın aldığı kripto para borsası Poloniex’i Seyşeller’e taşıyarak yasadışı kripto para ticaretine aracılık etti. Buna ek olarak borsada yıllardır kayıp olan Bitcoin’leri de kişisel hesabına geçirdi.
- Sun, ABD’den ayrılması gerekmesi ihtimaline karşı Malta vatandaşlığı satın aldı. Sun, bu ülkedeki banka hesaplarını vergi kaçırmak için kullandı.
The Verge üzerinde yayınlanan makalede Justin Sun’ın 2017 yılından bu yana geçirdiği maceralar ve yasadışı olarak nitelendirebilecek geçmişi irdelendi.
Sun, 2017 Yılındaki ICO Yasağından Hemen Önce Tron (TRX) Altcoinini Piyasaya Sürdü
Çinli kripto para figürü Justin Sun, 2017 yılnın Eylül ayında Güney Kore’nin Incheon Uluslararası Havaalanı’nın giden uçuş bölümü koridorunda yürüyordu.
Kripto para çılgınlığının iyiden iyiye palazlandığı günlerde Sun, ilk ICO’sunu gerçekleştirmesinin ardından haklı bir şekilde endişeli görünüyordu. Türkçeye “ilk coin sunumu” şeklinde çevrilebilecek ICO, hisse senetlerinin ilk kez halka açılmasına benzer bir anlama geliyor.
ICO’lar sayesinde yatırımcılar yepyeni bir token satın alma fırsatına kavuşuyor. Buna rağmen Sun’in endişesinin kaynağı, bu ICO etkinliğinin başarılı olması durumunda kazanacağı para ya da başarısız olması durumunda kaybedeceği para değildi.
Kendi şirketi Tron, TRX adında yeni bir coin piyasaya sürmüş ve büyük bir başarıyla 70 milyon dolarlık satış yapmıştı. Sun’ın endişelendiği konu Çin hükümeti ile ilgiliydi. Çin, Sun’ın ICO etkinliğinden günler önce ICO’ları tamamen yasaklamıştı.
Çin bu yasağın nedeni olarak ICO’ların finansal dolandırıcılıklar, piramit şemaları ve diğer yasadışı ve suç aktivitelerine aracı olmasını gösterdi.
Aslında bu iddialarının da haklılık payı vardı. 2017 yılında günler içerisinde yüzlerce yeni ve ne olduğu belirsiz coin piyasaya sürülüyordu. İnsanlar bu ICO’larda yeni coinleri, sahip oldukları Blockchain teknolojisinin umut vaat ettiği için ya da değerlerinin çok fazla artacağına inandıkları için satın alıyordu.
Ancak o dönem yaşanan birçok olaydan da anladığımız üzere, bu yeni projelerin birçoğunun geliştiricileri, ICO etkinliğinden hemen sonra tüm tokenleri satmış ve büyük bir servete konmuştu.
Tabii ki bunu yaparken diğer yatırımcıların yatırımlarının pul olmasına neden olmuştu. Bunlar “exit scam” ya da “pump-dump” olarak adlandırıldı ve kripto para yatırımcıları bu olaylarda milyarlarca dolar kaybetti.
İnsanlar o kadar sık dolandırılıyorlardı ki SEC suç duyurusunda bulunmaya bile yetişemiyordu. Çin’in getirdiği yasak da aslında Sun’ın Incheon Uluslararası Havaalanı’nda uçuş için bekleme nedeniydi.
O dönem olayı kendisinden dinleyen kaynaklar Justin Sun’ın kendisinin bir kaçak olduğuna inandığını ve hemen kaçması gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Sun’ın Pekin’den Seul’a nasıl geldiği gizemini halen koruyor. Buna rağmen bu kaçışı yapabilmesinin nedeni oldukça basitti: Ülkesinde bir ICO yasağı geleceğini biliyordu ve buna rağmen yine de etkinliği gerçekleştirdi.
Sun Bağlantılı 15 Farklı Kaynak The Verge’e Konuştu
The Verge üzerinde yayınlanan bu makalede yazar Christopher Harland-Dunaway, 15 farklı kaynak ile konuştuğunu belirtiyor.
Bununla birlikte kaynaklar, Justin Sun’ın intikam alma ihtimaline karşı isimlerinin gizli kalmasını talep ettiler. Kaynakların Sun’ın ABD ve Çin’deki kripto para imparatorluğunun mevcut ve eski çalışanları olduğu açıklandı.
Yazar, bu hikayenin ayrıca Tron’un yüzlerce sayfalık şirket içi belgeleriyle de kanıtlandığını belirtti. Kaynaklar Sun ve şirketinin finansal ilişkilerine ışık tutuyor. Yazar, söz konusu kaynakların bazılarının kendisine konuşmasıyla birlikte hayatlarını riske attıklarını söylediklerini bildirdi.
Kendisine ulaşılan Sun, ısrarlı sorulara rağmen iddialara hiçbir şekilde cevap vermedi. Sun’ın şirketleri için dava danışmanı olan hukuk firması Harder LLP ise şöyle yanıt verdi: “Bu hikaye, Bay Harland-Dunaway’in Justin Sun’ın itibarını zedelemeye yönelik başka bir girişimidir. Poloniex ve BitTorrent bu iddialara cevap vererek makalenin yazarını onurlandırmayacak.”
Buna ek olarak yazar, BitTorrent ve Tron şirketinin mevcut ve eski 18 çalışanını yeniden ziyaret ettiğini söyledi.
Yazarın iddiasına göre kaynaklar, Justin Sun’ın başarıya susamış, enerjisinin limiti olmayan, çalışanlarına karşı herhangi bir empati beslemeyen ve ABD-Çin ticaret savaşıyla ilgili kullanmaması gereken taktik ve teknolojileri kullanan bir adam tasvir ettiler. Ancak bu durum Sun’ın imparatorluğunu besleyen kripto para dünyasıyla ilgili değildi.
Bu yüzden yazar, Justin Sun’ın para kaynaklarını takip etmeye başladı.
Seul’dan San Fransisco’ya gelen Sun, Çinli yetkililere teslim edilme korkusuyla bir apartman dairesinde saklanıyordu.
Birkaç ay sonra ise Tron’un TRX tokeninin değeri adeta göklere çıktı. Bunun ardından Sun, elde ettiği son serveti kullanmaya başladı. Hong merkezli Davidyo Limited adlı şirketi kullanan Sun, milyonlarca doları ABD’deki banka hesabına transfer etti.
Paranın bir kısmını ise lüks bir SUV almak için kullandı. Aylar sonra ise Sun, BitTorent’in San Francisco’daki merkezini ziyaret etti. Merkeziyetsiz dosya paylaşım yazılımı üreten en ünlü şirketlerden biri olan BitTorrent’i Sun 140 milyon dolara satın aldı.
Tron şirketinin San Francisco şubesinde, komünist Çin’den kaçıp kapitalist amaçlarını gerçekleştirmek için ABD’ye gelen bir iş adamı olarak hüzünlü hikayesini anlatıyordu.
Ancak bunun ardından Sun, ani bir karar vererek şirketine “Çinli” imajı da katma amacı gütmeye başladı. Sun, BitTorrent ile Tron arasındaki ilişkiyi Tron’un Pekin ofisinde resmileştirme kararı aldı. Kaynaklara göre Sun, aylar sonra Çin’e yeniden dönüyordu.
“Justin Sun, Tron Haberlerinden Önce TRX Satın Alarak Kar Elde Ediyordu”
Kaynaklara göre Sun’ın Pekin ziyaretinin ardından BitTorrent CFO’su Dipak Joshi oldukça endişeli görünüyordu. San Francisco’ya dönen Dipak, şirketin çalışanlarından birine yaptığı açıklamasında Sun’ın Çin ofisinin faaliyetleriyle ilgili bir sır verdi:
“Sun bana Pekin’deki ekibin bir ‘içerden öğrenenlerin ticareti’ ekibi kurduğunu söyledi.”
Şirketin eski çalışanı, Çin şubesinin görevinin “TRX fiyatını Justin’in istediği seviyede tutmak” olduğunu iddia etti:
“Sun Çin ekibine, Tron’un iyi haberleri piyasaya sunmadan önce TRX satın almasını söyledi. Tron’un iyi haberi herkese duyurmasının ardından ise tokenin fiyatı artacak ve bunun ardından satış yapan ekip büyük bir kar edecekti. Bunca zamandır içerden öğrenenlerin ticaretini yapıyordu.”
Bunun ardından ise, kayıtsız bir şekilde menkul kıymet satışı yapmasından dolayı SEC tarafından suçlanmaktan korkan Justin Sun, iddialara göre SEC uyum departmanı çalışanı avukat David Labhart’a odaklanmıştı. TRX’in bir menkul kıymet olarak düşünülmediğinden emin olmak isteyen Sun, Labhart’ı işe aldı.
Labhart’ı şirkete katan Sun, cesaretlenmişe benziyordu. Bu olaydan günler sonra bir ICO daha gerçekleştirdi. ICO’lar ABD’de Çin’de olduğu gibi yasaklı değildi. Yeni altcoinin adı BitTorrent Token’di (BTT).
Kaynaklara göre Sun, Labhart’tan ileride kayıtsız bir şekilde menkul kıymet satmakla suçlanması durumunda kendisini koruyacak bir yasal görüş yazmasını istedi. Şirket, BTT tokeninin herkese ücretsiz bir şekilde “airdrop” halinde dağıtılacağını duyurdu. Durumun tehlikeli olduğunu düşünen Labhart, görevinden istifa etti.
Şirketin eski çalışanlarından biri Justin’in başının belada olabileceğini düşündüğünü ancak bunun umrundaymış gibi gözükmediğini söyledi. Sun, airdrop’un gerçekleşmesi için Çin ekibini görevlendirdi.
Bunun ardından ise Sun, radikal bir karar alıp kripto para borsası Poloniex’i satın aldığını duyurdu.
Şirketin eski çalışanları konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Poloniex son derece popüler ve kripto para ticareti yapmak için riskli bir yerdi. Platform, güvensiz bir kod üzerinde çalışıyordu. Bu kripto para borsası eskiden shitcoinlerin çıkış yaptığı bir platform olarak tanınıyordu. Tüm kripto paraları sorgusuz sualsiz listeliyorlardı. İnsanlar bu borsada sürekli pump-dump şemaları uyguluyordu. Kripto paraların vahşi batısı gibi bir yerdi.”
2018 yılında Circle adlı kripto para şirketi tarafından satın alınan Poloniex, KYC kurallarının getirilmesinin ardından alım satım hacminde büyük bir düşüş yaşadı.
KYC kuralları yatırımcıların kimlik bilgilerini paylaşmasını gerektirdiğinden, uluslararası finansal sistemde yasaklı görünen kişiler artık kripto para alım satımını bu platformda gerçekleştiremiyordu.
“Sun, Poloniex’in KYC Kurallarını Fiilen Ortadan Kaldırdı”
İddialara göre, şirketi satın alan Justin Sun, bu kripto para borsasının eski yasadışı günlerine geri dönmesini istedi. Bunun ardından Sun, Poloniex’i ada ülkesi Seyşeller’e taşıdı.
Bu ülkede kripto para borsaları için neredeyse hiç kural bulunmuyordu. Şirketin ABD’de bulunan 50 ila 70 çalışanı ise Augustech adlı şirkete, Seyşeller’deki Poloniex borsasına “teknoloji ve IT hizmeti vermek için” transfer edildi.
Böylelikle Poloniex’e dava açmak isteyen müşterilerin de bunu Seyşeller’deki mahkemeye giderek yapması gerekecekti.
Poloniex üzerindeki token listeleme şartları gevşetildi. Bunun ardından ise iddialara göre Justin Sun, kripto para borsasındaki KYC kurallarının da kaldırılmasını istedi.
Bunun üzerine Poloniex üzerinde otomatize edilmiş bir KYC sistemi oluşturuldu. Eski çalışanların iddialarına göre bu sistem, üzerinde hangi bilgiler ya da fotoğraf olursa olsun bütün kimlikleri kabul edecek şekilde tasarlanmıştı.
“Kullanıcıların Kayıp Bitcoin’leri Justin Sun’ın Kişisel Hesabına Aktarıldı”
Yazarın ulaştığı kaynaklar, Poloniex borsasının zamanla Sun’ın kişisel bankası haline geldiğini söyledi.
Buna ek olarak yıllar boyunca insanlar bu kripto para borsasına USDT yerine Bitcoin göndermişti ve paralarını böylelikle kaybetmişlerdi.
Sun, şirketi satın almasından sonra bu kripto paraların geri döndürülmesinin bir yolu olduğunu öğrendi.
Toplamda ciddi miktarlara tekabül eden bu Bitcoin’ler, Justin Sun’ın emirleri doğrultusunda şirket mühendisleri tarafından kilitli oldukları yerlerden çıkarıldılar.
Kaynaklara göre, şirketteki çalışanlar bu Bitcoin’lerin varlığından haberdar olmalarıyla birlikte itiraz sesleri de yükselmeye başladı. Sonuç olarak bu kripto paralar şirkete ait değildi.
Şirket mühendisleri kayıp Bitcoin’leri tamamını bulduklarında bunların toplamda yaklaşık olarak 20 milyon dolara tekabül eden 300 BTC olduğu anlaşıldı.
Sonrasında ise bu BTC’leri Justin Sun’ın kendisi için istediği ortaya çıktı. Eski bir çalışana göre Sun, şirket mühendislerini sürekli olarak “benim 300 Bitcoin’im nerede?” diye sıkıştırıyordu.
4 saatlik çalışmanın ardından yüzlerce işlem gerçekleştirilerek eski Tether cüzdanlarındaki tüm Bitcoin’ler çıkarıldı. Bunun ardından, toplanan BTC’ler anonim bir cüzdana gönderildi.
Sonrasında ise bu anonim cüzdandan Poloniex’in ticari cüzdanlarına gönderildi. Yazar daha sonrasında bu Bitcoin’lerin kullanıcılar tarafından yapılan işlemlerin içine karıştığını ve izini kaybettiğini belirtti.
Buna ek olarak kaynaklar, Justin Sun’ın ABD’ye bir gün ayak basamaması ihtimaline karşı Malta vatandaşlığı satın aldığını da belirtti.
Sun’dan İddialara Cevap Geldi
Sun, The Verge üzerinde yayınlanan iddialara cevap vermekte gecikmedi.
Sun, Poloniex borsasındaki tüm kripto para fonlarının güvenli olduğunu söyledi. Buna ek olarak Tron CEO’su, The Verge yazarının Poloniex borsasını karalama kampanyası düzenlediğini iddia etti.
Initial response to the false accusations and fabricated storytelling of the verge article.
— H.E. Justin Sun🌞🇬🇩 (@justinsuntron) March 9, 2022
Sun, ek olarak Poloniex borsasında KYC önlemlerinin endüstri standartlarına uygun olduğunu söyledi.
Ayrıca, Poloniex borsasının Seyşeller’de kayıtlı olmadığını ve ABD’li müşterilere hizmet vermediğini belirtti. Sun, yasal yollara başvurma haklarını saklı tuttuğunu ifade ederek açıklamasını sonladırdı.
*Yatırım tavsiyesi değildir.
Profesyonelce, haksız kazanç sağlamış göründüğü kadarıyla. Yazar herşeyi çok iyi araştırmış. O kadar çok şahit var ki, birinden biri muhakkak konuşur ya da konuşturulur ve gerçekler ortaya çıkar.