Dünyayı yöneten bir takım güçlerin olduğunu bugün bilmeyen yoktur. Her gün kullandığımız cep telefonlarından bilgisayarlara, zaman geçirdiğimiz sosyal medya platformlarından işletim sistemlerine kadar her şeyin bu “güçlerin” elinde olduğu artık birçok kesim tarafından son derece aşikar.
Günümüzde “her şeyin” olduğu gibi kağıt paranın da “dijitalleşmesi” amaçlanıyor. Bakıldığı zaman yeni nesil, yalnızlaşan, asosyalleşen ve her şeyi dijital yolla halleden bir nesil haline gelmiş durumda.
Öyle ki sinemada izlenen filmler, yapılan giyim ve elektronik alışverişleri hatta yemek siparişleri bile artık “dijital” bir hal almaya başladı. Böylelikle sinema izlemek için evden çıkmayıp bilgisayar ortamında izleyen, alışveriş için mağazalara gitmeyen tabiri caizse “her işini evden halleden” bir toplum yetişiyor.
Her şeyin dijitalleştiği dünyada artık “para” kavramının da değişmeye başladığını görüyoruz ve göreceğiz…
Peki Bu Nasıl Olacak?
Son zamanlardaki korona virüs gibi etkenlerin de bu “güçler” tarafından piyasaya salındığı ve hem dünya nüfusunu azaltmak hem de yaşlı kesimi öldürmek için yapıldığı iddia ediliyor.
Zira korona virüsünden dolayı hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğu 65 yaşının üstündeki kişiler olurken, dijitalleştirilmeye çalışılan “yeni dünyaya”, genç neslin daha kolay bir şekilde adapte olacağı bilindiği için böyle bir hamlenin yapıldığı iddia ediliyor.
Çin’deki açıklamalara bakıldığı zaman ise dijitalleşmenin temellerinin atıldığı dikkatlerden kaçmıyor. Çin hükümeti, kağıt paralardan virüs bulaşabilmesi ihtimali ile milyarlarca dolar kağıt parayı toplayıp yeni para basıyor. İşin ilginç tarafı ise yeni basılan paralar bile şuan “mühürlü” bir şekilde tutuluyor. Öyle ki yok edilip yeni basılan paralar da piyasaya dağıtılmıyor ve hükümet halka kredi kartları ve online yöntemler ile alışveriş yapılması konusunda tavsiyelerde bulunuyor.
Dijitalleşmenin Amacı Ne?
Şu anda her ne kadar yukarıda bahsettiğimiz “güçler” dünyadaki “para” kavramına hükmediyor olsalar bile, “yastık altı” olarak tabir edilen ve kağıt para olarak saklanan paralara ulaşamıyorlar. Böylece herkesin cebinde kaç para olduğu ve paranın nereye harcandığı tam olarak bilinememekle beraber, dijitalleşme ile bu olayın tamamen önüne geçilmek amaçlanıyor.
Kripto paralara “dijital para”nın bir basamağı olarak bakarsak, özellikle ABD’nin her ne kadar kripto paralara karşı olumsuz bir tutumu olmuş olsa da bu zamana kadar sert bir yasaklama veya çok baskıcı bir tavır gelmemesi, bu teknolojilerin ilerleyen günlerde çok daha fazla içimizde olacağını kanıtlar nitelikte.
Bitcoin, dijitalleşmenin önünde bir başlangıç noktası olsa da, hiçbir iradeye bağlı olmayışı ve kısıtlı arzı olması sebebiyle aslında dijitalleşen dünyanın “altın”ı olarak değerlendiriliyor. Asıl 2025 yılına kadar yapılması düşünülen olay, dijital dolar ve dijital yuan gibi ülkelerin kendi dijital paralarını çıkarması ve böylelikle herkesin tabiri caizse cebindeki paranın dijitalleşmesi. Özellikle son dönemde birçok ülkenin merkez bankasından bu gibi hamlelerin geldiğini görüyoruz.
Kağıt paranın ne zaman son bulacağı bilinmez, ancak yakın bir gelecekte içinde bulunduğumuz duruma bakacak olursak yok olacağını söylemek neredeyse kesin…
*İçerikte bahsedilen konular yazarın kendi fikirleridir. Herhangi bir yatırım önerisi veya tavsiyesi niteliğinde değildir.