2020 Yılında klasik finans piyasaları 2008 benzeri yeni bir krize düşmemek için adeta ince bir buz tabakası üzerinde yürüyor.
Ancak buzu kırabilecek çok önemli faktörler de hazır bekliyor: Corona Virüsü, Ticaret Savaşları, Kuzey Kore ve İran gibi jeopolitik riskler, küresel protestolar, merkez bankası politikaları ve ABD seçimleri.
2008 Krizi’nde tüm dünya finansal sistemi çökmüştü. Büyük merkez bankaları (FED, ECB, BOJ ve PBOC) sistemi kurtarmak için toplamda yaklaşık 20 trilyon $ para bastı. Bu tarihte görülmemiş boyutta bir operasyondu. Örneğin Amerika 2008’e kadar 200 yıllık tarihinde 900 milyar $ Merkez Bankası parası basmıştı. Krizden sonra bunun dört katını bastı. Avrupa yıllık üretime kıyasla, oransal olarak Amerika’nın iki katı, Japonya beş katı ve İsviçre altı katı para bastı.
Bu devasa operasyona ve sıfır hatta negatif faiz politikalarına rağmen Avrupa ve Japonya doğru dürüst büyüme kaydedemedi. ABD ve Çin ise kendi normal büyüme potansiyellerinin altında ekonomik büyümeye razı oldular.
Amerika 2017 sonunda normale dönmeyi denedi. Hedef basılan paraların en az %50’sini piyasadan geri çekip yakmaktı. Ayrıca faizler yükseltilecekti.
Ancak daha basılan paranın yaklaşık %17’si geri çekilmişti ki, ABD borsası sert düşmeye başladı. 2019 Eylül ayında ise birden repo piyasasında bankalar borç vermez oldu. Repo faizleri 2000 ve 2008 krizlerinde bile görülmeyen %8-10 düzeylerine fırladı.
Aslında repo şoku tam da 2008 türü bir krizin başlangıcını ifade ediyordu. FED derhal para yakmayı durdurdu ve yeniden hızla para basmaya başladı.
Şu anda FED piyasaları endişelenecek bir durum olmadığına ikna etmeye çalışıyor. Tahvil alımı yapıyoruz ama bu eskisi gibi (QE) para basma değil ya da merak etmeyin repo piyasası kontrolümüz altında diyor.
Ancak akıllı oyuncular FED’in ve diğer merkez bankalarının üzerinde yürüdüğü ince buzun her an kırılabileceğinin farkında.
Bugünlerde buzu kırabilecek faktörler arasında en gündemde olanı: Çin kaynaklı Corona Virüsü. Henüz tedavisi olmayan bu yeni hastalık şuan %2 ölüm oranı ile Dünya ekonomisi için büyük bir tehdit oluşturmuyor. Ancak Corona Virüsü ilerleyen günlerde daha hızlı yayılmaya ya da daha öldürücü olmaya başlarsa hem Çin hem de dünya ekonomisini önce durgunluğa ardından da krize sürükleyebilir. 1918-20 Döneminde etkili olan İspanyol Gribi %10 ölüm oranı ile 1920-21’de bir ekonomik krize sebep olmuştu.
ABD ve Çin arasında 1. Faz Ticaret Antlaşması imzalanmış olsa da ticaret savaşları gündemde kalmaya ve ekonomiyi olumsuz etkilemeye devam edecek gibi görünüyor. Her şeyden önce imzalanan 1. Faz’ın uygulanabilirliği hakkında şüpheler var. Çin Amerika’dan almaya söz verdiği bir çok ürünü şu anda başka ülkelerden temin ediyor. Anlaşma ile Çin alımları ABD’ye kaydırırsa bu sefer bu ülkelerde ekonomik sorun yaşanacak. Ayrıca Trump sadece Çin ile sorun yaşamıyor. ‘Çılgın Başkan’, adeta önüne gelen herkese gümrük, ambargo ya da yaptırım uygulamaya bayılıyor. Avrupa ile bile bir ticaret savaşı söz konusu olabilir. Ticaret savaşı özellikle borsaların moralini bozuyor ve yoğun satış yaşanmasına neden oluyor.
ABD ve Çin arasında yaşanan ticaret savaşı jeopolitik risk olarak Orta Doğu ve Kore Yarımadası’nda karşımıza çıkıyor. ABD ve Çin doğrudan karşı karşıya gelemedikleri için Kuzey Kore ve İran üzerinden bilek güreşine girmiş durumdalar. Oynanan tehlikeli oyunlar her an bir kıvılcımın patlamasına ve dünya ekonomisinin hızla krize sürüklenmesine yol açabilir. Suriye, Libya, Irak vb. devlet otoritesinin kalmadığı, kimin kimle savaştığının bile ayırt edilmesinin zor olduğu alanlarda kontrolden çıkabilecek olayları saymıyorum bile.
Öte yandan dünya halkları da Merkez Bankası politikalarının 2008’den sonra refah getiren bir büyüme oluşturamamasını gayet derinden hissediyor. Para basma politikası gelir eşitsizliğini körüklüyor. Giderek radikalleşen kitleler Fransa, Hong Kong, Lübnan, Şili vb. bir çok ülkede durmak bilmeyen protesto gösterileri başlamasına neden oldu.
Bu tip olaylar 2020’de artabilir. Çünkü merkez bankalarının elinde son 12 yıldır uyguladıkları politikaların dışında pek bir seçenek yok. Elbette aylarca süren gösteriler ülkeleri ve sonunda dünyayı ekonomik durgunluğa sürükleyebilir.
Merkez bankaları 2008’den beri uyguladıkları para basma politikasına devam etseler borsa, emlak ve bono piyasalarında tarihi varlık balonlari şişmeye ve gelir dağılımı bozulmaya devam ediyor. Bu da kitlelerin hoşnutsuzluğunu giderek arttırıyor.
Ancak FED’in 2017-19 denediği para yakma politikasının da derhal bir ekonomik krize neden olacağı anlaşıldı. Fakat sanki bu durum görülmemiş gibi FED hala 1. çeyrek sonunda para basmayı tekrar durduracağı yönünde işaretler veriyor. Genişlemeci para politikasının durması halinde bile fiyat/kazanç oranı 1929 Büyük Buhran seviyesinin üzerinde olan ABD Borsalarının buna uzun süre dayanabileceğini sanmıyorum.
İnce buzu kırabilecek son önemli etken ise Kasım ayında yapılacak ABD başkanlık seçimleri. Sürpriz bir sonuç ortaya çıkabilir. Başkanlığı Bernie Sanders ya da Elizabeth Warren gibi piyasanın hiç hoşlanmayacağı bir aday kazanabilir. Böyle bir senaryoda da küresel piyasalarda panik yaşanabilir.
Güvenli Liman Eskiden Olduğu Gibi Bitcoin Olabilir
Peki bu ince buz kırılırsa kripto para piyasalarına etkisi nasıl olur? 2012 Yılında tam da Bitcoin ödül yarılanması (halving) döneminde Güney Kıbrıs’ta bir bankacılık krizi olmuştu. Bu krizde paralarını korumak isteyenler Bitcoin’e hücum etmişti. Böylece Bitcoin normal halving döngüsünden önce bir ön zirve yaşamıştı. Fiyatlar 10 $’lardan 20 kat artışla 200 $’lara tırmanmıştı. Asıl büyük artış ise 2013’te gerçekleşmiş o yılın sonunda Bitcoin 1000 $’ları görmüştü. Güney Kıbrıs bankacılık krizi sadece 30 milyar $’lık bir krizdi. Yeni bir küresel krizin boyutları ise Trilyon $’lar seviyesinde olacaktır.
Bitcoin‘de 2020’de de Mayıs ayında halving var. Bu sene bir küresel kriz olursa güvenli liman arayışı Bitcoin’e yeniden bir ön zirve yaptırabilir.
Bitcoin zaten halving beklentisi ile Aralık 2019’da görülen 6600 seviyesinden yükselmeye başlamış durumda. 2020’de kriz olmasa da bazı büyük geri çekilmelerle beraber muhtemelen yükselmeyi sürdürecektir.
2020’de İnce buzun kırılmamasını sağlayabilecek faktörler de gündemde. Örneğin Trump orta sınıf için geniş bir vergi indirimi getirebilir ya da merkez bankaları para basmaya ve faiz indirmeye devam edebilir.
Bu faktörler gerçekleşirse başta Bitcoin olmak üzere tüm kripto paralar burada da olumlu etkilenir. Çünkü vergi indirimi, faiz indirimi ve para basma piyasaya daha fazla fiat para girecek demektir. Zaten halving rüzgarı ile hareketlenen Bitcoin bu genişletici politikalarla tırmanış hızını artırabilir.
Sonuç olarak 2020 yılı klasik piyasalar için tehlikelerle doluyken kripto paraların yolu her koşulda açık gibi görünüyor…