Hepimizin bildiği gibi son dönemde piyasalarda 2 önemli beklenti ve riskler hakim. Bunlardan en önemlisi olarak görülen öncelikle Fed’in ekonomi politikasıyla ilgili kararlarıydı. Fakat son 1-1,5 aylık süreçte Rusya-Ukrayna gerginliği, Fed’in önüne geçti. Şimdi piyasalar, tekrardan Fed’in bu hafta içi gerçekleşecek toplantısını beklemeye geçti ve Rusya-Ukrayna tarafında yaşananlar da yedekte duruyor.
Buna benzer bir dönemi Körfez savaşında 1990 senesinde yaşamıştık. 2 Ağustos tarihinde Iraq güçleri, Kuveyt sınırını geçmiş ve işgale girişmişti. Bu tarihlerde S&P endeksi %18 değer kaybetmiş ve petrol fiyatları 2 katına zıplamıştı. Petrol fiyatlarında yaşanan bu artış Irak Lideri Saddam Hüseyin’in, Irak’tan sonra Suudi Arabistan’a da girebileceği ve Ortadoğudaki petrol kaynaklarında büyük sıkıntılara sebep olabileceği endişesiydi.
17 Ocak 1991 yılında ABD bölgeye askeri güçlerini yollamaya başlamıştı ve operasyon başlatmıştı. Fakat bu sürede Fed 6 kez faiz indirimine gitmiş ve faizleri %8.25 seviyesinden %6.75’e kadar düşürmüştü. 1992 yılına kadar da faizleri düşürmeye devam etti ve %3 seviyesine kadar getirdi. Bu dönemde petrol fiyatları da normalleşti çünkü riskler kalkmıştı. Aşağıdaki grafikte mavi indikatörle Fed’in faizlere müdahalesini görebilirsiniz.
Savaşın başlamasından 6 hafta sonra anlaşmazlık çözülmüş ve Saddam Hüseyin barışa zorlanmıştı. Fed bu dönemde durmadı çünkü 1980’li yıllarda enflasyonun %15’li seviyelerde olmasına alışmış ve düzelen bir ekonomik altyapı vardı ve savaşın başladığı dönemde enflasyon sadece %4.5 seviyesindeydi. Bugün baktığınızda gene fazla diyebilirsiniz fakat 1980’de %15’li seviyelerden %4.5’a indiğini düşünürseniz Fed’in ne kadar elinin rahat olduğunu anlayabilirsiniz.
Şimdiki duruma baktığımızda jeopolitik açıdan Rusya tarafından sürdürülen saldırgan savaş pozisyonunun Körfez savaşı krizinden daha ileri gidebileceğini görebiliyoruz. Bugün Putin ile, 1990’lardaki Saddam Hüseyin’i kıyaslarsak; Irak’ın Avrupa ve ABD için yaratabileceği tehditten çok daha büyük bir tehdit. Çok daha ileri gidebilecek potansiyele sahip.
Aynı zamanda Fed de aynı pozisyonda değil. Fed bugün faiz azaltarak piyasaları kendine getirebileceği bir pozisyonda bulunmuyor. Aşağıdaki grafikten de görebileceğiniz gibi Fed’in bilançosu tarihin en yüksek seviyelerinde yani piyasaya fazlasıyla para sürdüğü ve mavi ile görebileceğiniz gibi politika faizinin 0 olduğu bir dönemdeyiz.
Yani tarihsel karşılaştırmaları yaparken sadece grafiğe bakarak savaş durumunda piyasalar ters tepki verir, herkes düşecek derken düşmez diye bir argüman doğru değil.
Her tarihsel koşul kendi bağlamı içerisinde değerlendirmelidir, kendi koşulları vardır ve bu koşullar da tekil olabilir o sebeple genel geçer tabirler ya da çıkarımlar yapmaktan kaçınmak gerekir.
İçinde bulunduğumuz dönem kendine özgü ve bir çok yatırımcının hatta Bitcoin’in ilk kez yaşayacağı bir dönem olacak. İlk kez parasal sıkılaştırmaya ciddi şekilde girilebilecek bir dönemde ayakta kalmaya çalışacak, ilk kez agresif bir Fed faizi artışıyla karşılaşacak, bir yandan da jeopolitik riskler ve resesyon ihtimalleri masada olacak.
Bu sebeplerle tabii ki boğa her zaman umut olsun, yengeç piyasası gerçekliğini kabul edelim ama ayı piyasasına göre de plan yaparak riskleri önceliklendirmek şart derim.