“Tüm hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.” George Orwell’in 1945 yılında yazdığı Hayvan Çiftliği kitabından bir alıntı.
Okumayanlar için kısaca değinmek gerekirse bir çiftlikteki hayvanlar baş kaldırarak insanlardan yönetimi devralıyorlar ve duvara yedi emir yazıyorlar. Domuzların yaptığı manipülasyonlarla bu emirlerin sonuna hep yeni bir şeyler geliyor. Yukarıdaki alıntı gibi. Orijinali aslında tüm hayvanlar eşittir diye yazılmıştı.
Amacım tabi ki kitap özeti yazmak değil. Bu kitaptan alıntı yapmamın sebebi, her toplulukta elit bir azınlığın (ya da tek kişinin) bir şekilde yönetime gelmesi ve kendi çıkarları doğrultusunda yönetim sergilemesidir. İnsanlık tarihi incelendiğinde devletlerin şekillerinin evrimini görebiliriz. Mutlakıyetten meşrutiyete oradan da cumhuriyete gibi.
Önceleri devlet sınırları içinde yaşayan halk kralın tebaası olarak görülüyordu. Sonraları halkın da yönetimde hakkı olduğu düşüncesi öne çıktı. Kralın sınırsız yetkilerinin kısıtlanması gerekiyordu çünkü verdiği kararlardan sorumlu tutulamıyordu.
Böylece parlamento kavramı ortaya çıktı. Halkın temsilcilerinin aldığı kararlar ile kralın yetkileri sınırlandırıldı. Sonra en sofistike devlet şekli olarak cumhuriyet öne çıktı. Devlet örneğinden yola çıkarak açıklamaya çalıştığım şey, her organizasyonun (devlet, şirket, dernek vb.) bir şekli ve yönetim biçimi olduğudur.
Günümüz dünyasında demokratik yönetim biçimi ön plandadır. Organizasyonu oluşturan bireylerin yönetimde eşit ve özgürlükçü olarak yer alması, organizasyonun başarısı olarak sayılmaktadır. Neden? Çünkü tek kişinin aldığı kararların denetlenmesi, gözetimi ve organizasyonun çıkarlarını ne kadar koruduğunun tespit edilmesi gerekir. Aksi takdirde kendi çıkarlarını ön plana koyması kaçınılmaz olacaktır.
Günümüzde bir şirketin şekli yasal olarak belirlenmiş durumdadır. Limited şirket, anonim şirket gibi. Şirket ortaklarının yönetimde ne kadar yer alacağı, doğan borçlardan kaynaklanan yükümlülükler gibi birçok şey düzenlemelere tabi tutulmuştur.
Şirketin yönetimi genel kurul veya yönetim kuruluna bırakılmıştır. Bu kurulların belirlediği bir ortak ya da pay sahibi şirketi kurul adına yönetir. Yönetim tabi ki bazı organlar tarafından denetlenir ancak bu kişinin başarısı şirketin başarısı, başarısızlığı da şirketin başarısızlığı olarak görülmektedir.
Blok zincir teknolojisi bu geleneksel yönetim mekanizmalarını demokratik ve eşitlikçi hale getirerek geleneksel organizasyon yönetimine de meydan okuyor. Artık bazıları daha eşit olmayacak. Nasıl mı?
DAO Nedir?
DAO, işlemlerini yazılım üzerinden daha özgürlükçü ve demokratik yolla yapan Merkeziyetiz Otonom Organizasyon demektir. Bu yazılımın kanıtı blok zinciridir. Yani blok zincir üzerinde işlem yapan herhangi bir organizasyonun belirli bir yöneticinin, yönetim kurulunun ya da kurumun kontrolü altında olmadan, sadece organizasyon içinde yer alan kişilerin oy vererek kontrol edilmesi anlamına gelmekte. Tabi ki bu kişiler organizasyonun belirlediği üyelik kartı, NFT veya token bulundurarak oy hakkını veya yönetim hakkını elde edebiliyorlar.
DAO Neden Önemli?
Yazımın giriş bölümünde açıkladığım gibi bir şirketin hissesini elinde bulunduran herkese bazı yasal prosedürlerden dolayı şirketi yönetme ve yönlendirme hakkı tanınmaz. Bu hak genelde yönetim kuruluna ya da şirket sahibinin belirlediği bir CEO’ya tanınmıştır.
Aynen bunun gibi yaşadığınız sitede bile site yöneticisi tarafından yönetme işi yapılır ve belirli bir kanuni düzenlemeye tabidir. Bireylerin görüşü pek de önemli değildir. Böyle sistemlerde asıl problem alınan kararların manipülasyona açık olması, yani kişisel çıkarlara dönük olmasıdır.
İşte tam bu noktada DAO’nun önemi ortaya çıkıyor. DAO herhangi bir yasal norma veya insan faktörüne bağlı olmadığından dolayı blok zincirin ortaya koyduğu ispatlanabilirlik ile kullanılan oylar, kişisel çıkarları ya da dolandırıcılığı önlüyor denilebilir.
DAO Nasıl Yönetilir?
Ana düşünce kendi üyeleri hariç hiçbir otorite tarafından kontrol edilmesine olanak tanınmayan güvenli bir oylama sistemi yaratılmasıdır. Böylece topluluk üyeleri tarafından organizasyon yapısı ve gelecekteki projeler için öneriler meydana getirilebilir.
Topluluğun temel kuralları geliştiriciler tarafından akıllı sözleşmeler vasıtasıyla kaleme alınır. Blok zincir üzerine yazılan kontratlar sonsuza kadar saklanır. Bireyin oy hakkını belirleyebilmek için NFT ya da tokenlar kullanılır. Bunlar mint edilerek, satın alınarak veya airdrop olarak elde edilir.
DAO’nun Mali Kaynağı Nasıl Sağlanır?
Fonlama stratejisi DAO’nun amacına ve yapısına bağlı olarak değişebilir. NFT mintlenebilir ya da satılabilir. Veya borsalarda fiat veya kripto para karşılığı token satılabilir. NFT rozetleri gibi ikincil parçalar satılarak kaynak yaratılabilir. DAO’nun NFT ve tokenlarını elinde bulunduran kişiler organizasyonun düzenlediği etkinliklerden pay sahibi olacaklarından dolayı herkesin getirisi olacaktır.
Bu bilgileri verdikten sonra aldığım yorumlar genelde şu şekilde oluyor; o zaman bu organizasyonlar nasıl ortaya çıkıyor? Yol haritasını kim hazırlıyor? Kendi kendisini nasıl yönetecek? Bir yönlendiren varsa nasıl otonom oluyor? Bu gibi sorulara cevap vermek için bir DAO’nun hangi amaçla kurulduğunu bilmek gerekir.
Çünkü proje geliştiricileri başarmak istedikleri hedefleri belirler ve kendilerinin de yönetimde diğerleri kadar söz sahibi olacağını taahhüt ederler. Yol haritalarını ortaya koyarlar ve gerisini akıllı sözleşmelere bırakırlar. Bu organizasyonda yer alacak diğer bireyler proje araştırması yaparak bir fikir birliği sağlanır ve projenin tokenlarını elde bulundurmasına bağlı olarak projenin gidişatını oylarıyla yönlendirebilirler.
Unutulmamalıdır ki DAO blok zincirinde yeni bir olgu değildir. Konuyla ilgilenenlerin de bildiği gibi DAO’ların çıkışı 2016 yılına (The DAO) kadar dayanmaktadır. Ancak DAO ekonomisi ve projelerin çeşitliliği DeFi sayesinde daha verimli hale geldi. DAO’yu geleceğin yönetişim mekanizması olarak gören yazarlar mevcuttur. Bu yönüyle de DAO’ların yükselen bir trend olacağı kanaatini taşımaktayım.
Yorumları Göster (1)
Muhteşem bir yazı olmuş.. acaba daha güzel nasıl tarif edilirdi sorusunu suya düşüren, iddianın varlığını gerçek kesirlerle sunmayı başarmış bir saklanılası bir yazı.. ellerinize sağlık vesselam👏