ABD Yüksek Mahkemesi, dönüm noktası niteliğindeki bir kararla, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) artık menkul kıymet dolandırıcılığı suçlamalarını ele almak ve mali cezalar uygulamak için kurum içi yargıçları kullanamayacağına hükmetti.
Mahkeme 6-3 oyla bu uygulamanın anayasanın jürili yargılama hakkını ihlal ettiğine karar verdi.
Tarihsel olarak SEC bu tür konuları ele almak için idari hukuk hakimlerinin başkanlık ettiği bir iç süreç kullanıyordu. Bu yetki, 2008 küresel mali krizine cevaben 2010 yılında Dodd-Frank Yasası’nın kabul edilmesiyle verilmişti. Ancak Yüksek Mahkeme’nin kararının ardından SEC artık menkul kıymetler yasalarını uygulamak ve mali cezalar talep etmek için yalnızca federal mahkemelere güvenmek zorunda kalacak.
Bu kararın, benzer bir sıkıntıyla karşı karşıya olan Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu (NLRB) da dahil olmak üzere, tarihsel olarak iç süreçler yoluyla yaptırım uygulayabilen diğer federal kurumlar için geniş kapsamlı etkileri olabilir.
Çoğunluk görüşünü açıklayan Başyargıç John Roberts, “Dolandırıcılık davasıyla karşı karşıya olan bir davalının, tarafsız bir yargıç önünde, kendi emsallerinin oluşturduğu bir jüri tarafından yargılanma hakkı vardır” dedi. Roberts, Kongre’nin savcı, yargıç ve jüri rollerini Yürütme Organı’nın elinde toplamasına izin verdiği için muhalefet şerhini eleştirdi ve bunu “Anayasa’nın talep ettiği güçler ayrılığının tam tersi” olarak nitelendirdi.
Yardımcı Yargıç Neil Gorsuch ise aynı yönde görüş bildirerek SEC’in “vatandaşları jüri olmadan, bağımsız bir yargıç olmadan ve mahkemelerimize yabancı usullerle cezalandırma” yetkisinin bireysel özgürlüğün ihlali olduğunu savundu.
Yardımcı Yargıç Sonia Sotomayor ise muhalefet şerhinde kararı bir “yetki gaspı” olarak nitelendirdi ve mahkemeyi Kongre’ye kurumları en iyi nasıl yapılandıracağını ve Hükümet için oluşturulan hakların uygulanmasını nasıl sağlayacağını söylemekle eleştirdi.
*Yatırım tavsiyesi değildir.